İçeriğe geç

Gazetecilik temalı filmler 5

Mr. Jones

Gazetecilik yaptığı için 29 yaşında katledilen gazeteci Gareth Jones’un gözünden, 1930’lu yılların başında Ukrayna’da yaşanan holodomor felaketini aktaran film.

Sinematografi, kurgu, senaryo, atmosfer, dönem ruhunu yansıtma gibi yönleriyle de son derece başarılı olan filme yönelik “anti-sovyetik” eleştirileri de kendi bağlamında kısmen yerinde ancak “gazetecilik” açısından mesajları oldukça net.

Genç yaşta, kariyerinin başında Hitler ile röportaj yapan ilk yabancı gazetecilerden biri Jones. Bunun da verdiği özgüvenle Moskova’ya giderek Stalin ile röportaj yapmak istiyor.

Moskova’da olduğu 30’lu yılların başları aynı zamanda Stalin’in kooperatifleşmeye karşı direnç gösterilen Ukrayna’da uyguladığı politika ile ortaya çıkan, Ukraynalıların “Holodomor” (Ukrayna kırımı) dediği suni kıtlığın olduğu yıllar.

Dönemin yönetimi tarafından saklanan bu gerçek hakkında bilgi alan genç gazeteci kendi imkanıyla Ukrayna’ya gidiyor.

Karşılaştığı manzara korkunç, açlıktan ölenler, kardeşinin cesedini yiyen çocuklar, bir parça ekmek için kavga eden insanlara tanık oluyor.

Ve bu gerçeği dünyaya aktarmanın zorluğuna, durumu meşrulaştırmaya çalışan New York Times’ın Moskova temsilcisi Pulitzer ödüllü Walter Duranty gibi dünyaca ünlü gazetecilerin “Öyle bir şey yok, burada her şey yolunda, Jones hikaye uydurmuş” diyerek itibar suikastı yapmaya çalışmasına rağmen bir şekilde dünyaya duyurmaya çalışıyor.

Genç gazeteci Jones’un bu çabası çağdaşı George Orwell’ın Hayvan Çiftliği’ne de ilham oluyor. Hatta öyle ki Hayvan Çiftliği’ndeki Çiftçi Bay Jones’un isminin Gareth Jones’dan geldiğini iddia edenler bile var.

Özetle filmde Pulitzer ödüllü, dünyaca ünlü bile olsa bir gazeteciden şarlatan olabileceğini,

Aynı şekilde mesleğe yeni başlayan bir genç de olsa tarih boyunca örnek olabilecek bir gazetecilik yapılabileceğini görüyoruz.

Jones’un meslektaşı Ada ile bir diyaloğu da bence önemli.

Jones, Ada’ya “Stalin için çalışıyormuşsun gibi konuşuyorsun” dediğinde Ada “Stalin’e çalışmıyorum. Bir kişiden daha büyük bir harekete inanıyorum.” diyor.

Yanlış bir işi, sırf geldiği yerden dolayı görmeyenler, görmek istemeyenlere verilen bir cevap aslında;

Evet komünizm Stalin’den büyüktü.

Hayati bile olsa hataları hareketlere mal etmemek, bireylerin yaptığı hatalara karşı yerinde ve zamanında eleştiri, karşı çıkış ya da yeri geldiğinde teşhirin tarihi önemini de gösteriyor film.

Gazetecilikle doğrudan ilgili değil ama bazen bizde de geçerli bir aforizma;

‘Publish or perish’

Ölümü göze al ve yayımla…

Kategori:KÖŞE YAZILARI

Bu yazı yorumlara kapalı.